19 Haziran 2007 Salı

İshal yapar kustururum, bezdiriri...haı?

Abartılı hijyenik kaygısı olan insanlardan olmadım hiç. Kirli tabak görünce bayılmam, yemekte kıl çıkınca komaya girmem. Zaten askere gidip de, öncelikleri arasında banyo yapmak yer almayan 50 herifle bir arada yaşayan, o teke kokusunu bünyesinin en ücra köşesinde hisseden hangi fanide bu tür kaygılar kalır ki? Ama beni bile delirtecek durumlar yaşanmıyor değil.

Dün akşam yine mecburi müşteri yemeklerinden birine gittim. Üstelik müşteri gittiğimiz restoranın (restoran mı hahah pek de iyimserim) sahibi. Aslında o da bariz bir şekilde benle yemek yemek istememekte ama bi yandan da yemesi gerekmekteydi. Ben müşterinin isteğinin olmayacağını bildiğimden gayet isteksiz ama elim mahkum bi şekilde gelmiştim.

Mekana vardık ama girebilmek için önce sinek ve bilumum haşaratın ördüğü etten duvarı aşmak durumunda kaldık. Tam masamıza konuşlanmıştık ki, orada olmaktan en az benim kadar memnuniyetsiz olduğu her halinden anlaşılan garsonumuz, elindeki eboladan kazıklı hummaya kadar her türlü mikrop ve bakteri için kaynaşma ortamı yakalamış bez marifetiyle masamızı sildi. Daha doğrusu, ruhunu teslim etmek için bizim masayı seçmiş 3 adet sinek mevtasını bütün masaya eşit bir şekilde paylaştırdı da diyebiliriz. Bundan sonra olaylar şu şekilde cereyan etti:


Müşteri: ee ne yeriz herbert bey
(İç sesim: yemek mi? Hastir)
Ben: ıı şey yemesek, hani ben midemi üşütmüşüm felan
M: olur mu öyle şey, but var güzel, getir oğlum
(İ: ne butu ya, allam kurtar beni)
B: e peki madem ısrar ediyosunuz
(İ: hemen indirdim yine yelkenleri suya, yok de, yemicem de, hemen kabul)

Garson gelir, çıkan dumanlardan akkor sıcaklığında olduğu anlaşılan lavaş ekmeği az önce sinekleri pay ettiği yere lönk efektiyle yerleştirir.

M: alın herbert bey ekmek şahane
(İ: ayakabımı yerim daha iyi)
B: tamam siz verin şöyle dursun
M: arasına ezmeden koy
(İ: ya bi git ya)
B: alırım siz zahmet etmeyin
(İ: alkol de yok ki, belki mikrobu öldürürdü)

Butlar gelir..

M: beğendiniz mi herbert bey
(İ: kedi medi yok mu versem şunu da kurtulsam şu lastiği çiğnemekten. Hayvana da yazık ama oturur midesine bu kösele)
B: evet şahane
M: pişerken az iç yağı koyduruyorum
(İ: öğğğk)
B: hımmm

Butlar güç de olsa biter

M: tatlı var mı oğlum
(İ: alahım bak şu kulunun yüzüne, bitmiş olsun)
G: var abi şerbetli lokmadan var
(İ: öleydim)
B: öleydim
M: efendim?
B: ıı şey “öyle mi” dedim.ben almıyım, dokunur lokma, sevmem de zaten
M: olur mu öyle şey, getir oğlum
(İ: hay bin kunduz)

Lokmalar da yemek borusunu yakarak geçer

M: çay?
(İ: e iyi madem)
B: e iyi madem

Çay gelir. CSI yozgatı çağırsak o bardaktan en az 20 farklı kişinin parmak izini alır.

(İ: allahım, şu an kimin parmağını yalıyorum acaba)
B: fıırkk, çay da bitti kalkalım artık
M: bi tane dah..
B:KALKALIMM
M:...

Neyse dün geceyi atlattım, işimin başındayım. Eğer etkisi sonradan çıkacak bişey kaptıysam burdan vasiyetimi açıklıyorum, darth vader maskemi çocuk esirgeme kurumuna, powerballumu türk hava kurumuna bağışlıyorum.

14 yorum:

silgi dedi ki...

allah da seni güldürsün herbert.

Horatio dedi ki...

gülmekten rezil olduk şirkette.

Esin dedi ki...

:) gecmis olsun. Burdan sunu anliyoruz ki israr etmek iyi bir sey degildir. Karsinizdaki kibarlik yapip reddediyorsa kendisi bilir ikinci defa sormamak lazim.

Herbert dedi ki...

silgi ve horatio: gülmeyin ben gülüyo muyum :))

esin: o dediğin genetik materyalimize aykırı :)

melontheroad dedi ki...

he he he..
ben de zamanında horatio'nun da yakında gördüğü ağrı'da güvenlik görevlisinin yaptığı ve 10 kişinin kaşık daldırmak suretiyle yediği kıymalı yumurtayı ekmek arası sandviç yapıp yemiştim.hey gidi günler hey...

erdemo dedi ki...

hohhoho. ben de çok eylendim üzgünüm:) ben de bi keresinde benzer şekilde kocaman bi tavuk kıkırdağı yutmuştum, ağzımdan çıkartma cesaretini gösteremediğimden 2 gün midem bulanmıştı. Senin yerinde olsam anında masaya kusardım. haketmiş adam. :)

dodo dedi ki...

Yayu ben de şu bisküvi reklamındaki gibi canlı canlı köy tavuğu yedim :))

Herbert dedi ki...

hepimizin tavukla ilgili kötü anıları varmış demeki, birleşelim. küçükken beni gagalamıştı zaten bu musubet hayvan :)

melontheroad dedi ki...

bana da kazlar saldırmıştı,o olur mu herbert?

Horatio dedi ki...

küçükken tavuk mu gagaladı?
gel yavrucum, uzan şöyle kanapeye. çocukluğundan başlayalım.

erdemo dedi ki...

kendime şaştım -eylendim- yazmışım! bana buradan kocaman bi yuhhh! bu sıcaklar benim yazım kuralları kablolarımı yaktı sanırım! bu aralar bi okuduğum gibi yazayım virüsü mü kaptımdır nedir?

Herbert dedi ki...

biz de kendi aramızda ayıplamıştık seni, ne bu kepazelik diye :)

erdemo dedi ki...

lanetlendim! lenatlendim! herkesin her lafını düzeltir, ünideyken milletin ders notundaki bitişik yazıkmış - de, - ki bağlaçlarını ayırırsan başına gelecek budur. :)

Herbert dedi ki...

bunlar iyi günlerin, hakkı devrim'e şikayet etmeyi düşünüyorum