6 Haziran 2007 Çarşamba

Aphrodisias

Yöre halkının şivesine adapte olma çabasıyla akşamlarımı internet cafede geçirmeye karar verdim..Böylece blogumuza da bir iki katkıda bulunurum diye düşündüm.. Denizli şivesini anlamak gerçekten de zor..Hem hızlı hem de kelimeleri yutarak konuşuyorlar..Özellikle yaşlı insanlarda durum daha da feci..Sadece gülerek geçiyorum bazı durumlarda..Küfretseler farkında olmıycam o derece..
Geçen cumartesi günümü Aphrodisias antik kentini gezerek geçirdim..Son dönemlerde yaptığım en keyifli ve faydalı aktiviteydi..Aphrodisias'a gitmek için Tavas-Muğla yolundan sağa sapıp Karacasu istikametinde ilerlemeniz gerekiyor..30 km gittikten sonra tabela görmeyince benim gibi "yoksa geçtik mi" diyip yoldan birine sorun..Geyve ilçesi sınırları içerisindeki antik kent Roma döneminde güzel sanatlar ve özellikle heykel sanatında ilerlemiş bir medeniyete ev sahipliği yapmış..Kenti anlayarak ve iyi bilen bir rehber eşliğinde gezmek ve kentle ilgili her türlü ayrıntıyı öğrenmek 3-4 saatinizi alır ona göre..Ben "free rider" pozisyonda doktor olduklarını tahmin ettiğim bir gruba dahil oldum,2 saatte bitirdik..Bizim Türklerde gezmiş olmak için gezme anlayışı olduğundan detaya inmiyoruz sanırım..
Antik kentteki en şaheser yapılar tiyatro ve stadyum..Stadyumun dünyada o dönemden kalma en iyi korunan yapı olduğu söyleniyor..Tiyatronun ise akustiğinin sağlanması bakımından konuşlandığı yer hayret verici..Neyse gidin görün işte detayları anlatmıyım şimdi..
Yalnız kentten çıkarılan heykellerin sergilendiği müzeyi kapalı olduğu için göremedim. Onun yerine kartpostal satan amca ile muhabet kurarsanız size Aphrodisias ile ilgili belgesel izletirir, böylece aklınıza takılanlara da cevap bulmuş olursunuz..Ne zor şeymiş be gezi yazısı yazmak..

2 yorum:

Herbert dedi ki...

bizi de çağrıveseydin ya biyol :P

Horatio dedi ki...

Mesleğiniz ne kadar ilginç. Normalde hiç gitmeyeceğiniz turistik yerlere üstüne para alıp gidiyorsunuz.