Pazar günlerini oldum olası sevemedim..Özellikle pazar öğleden sonraları başlayan ve pazartesi sabahının o bunalım uyanma vakitlerine kadar devam eden hissiyatı bünyemde muhafaza edeli 15 yıl olmuştur herhalde..Pazartesi günü insanın içini kaplayan o sendrom dedikleri şeyin esasen Pazar gününden kaldığını düşünürüm hep..Havanın erken kararmasıyla birlikte haftasonunun biteceği psikolojisine düşmek ve hep yarınki işgününü hayal ederek uyku vaktini beklemek..O gün arkadaşlarınla eğlensen, keyifli bir şeyler de yapsan nedensen aklın hep yarın giyilecek okul-iş kıyafetlerinde,sakal traşında veya sabahın soğuğunda çıkılacak yolda olur..Bunlara ilaveten pazar günleri yapılan ev ödevleri..Neyse koca adam olduk da artık onlardan kurtulduk..
Keşke pazartesileri kapalı olan bir müzenin müdürü olsaydım..
Keşke pazartesileri kapalı olan bir müzenin müdürü olsaydım..
3 yorum:
pazartesi sendromunun en iyi ilacının, pazar akşamı geç saate kadar mesela 21.00'a kadar birşeyler yapmak olduğunu düşünüyorum...
o zaman bir bekleme moduda olmuyor hem..
Öncelikle blogunuzu çok sevdiğimi ve takip etmeye başladığımı söyliyim, ellerinize sağlık! Postun tamamına katılıyorum. Artık hiç öyle bir gereklilik olmamasına rağmen, pazar akşamları banyo yapmam, ödev yetiştirmem ve nedense tırnaklarımı kesmem gerekiyor gibi hissediyorum. Aynı şu an olduğu gibi.
Cuma akşamı
Oo ne güzel önümde tam iki gün var, keyfe bak
Cumartesi akşamı
Cumartesiyi bitirdik ama neyse daha Pazar var canım
Pazar sabahı
Pöff, yarın Pazartesi! Olsun daha akşama kadar vakit var.
Pazar akşamı
Ağlamak istiyorum laaaaaan.
Yorum Gönder