21 Aralık 2006 Perşembe
21 Aralık ve Kış ve Kuş
Sabah kalktığımda hava hala zifiri karanlıktı. Öyle çok erken bi saat falan değil 7 buçukta kalktım ama o karanlıkta uyanamadım tabi. İnsanın yataktan çıkası gelmiyor cidden. Biraz daha ışık gelsin diye perdeyi açtım ki bizim camın önü manyas kuş cenneti olmuş, 300 tane falan martı var (istanbulda 7 değişik martı çeşidi varmış, bunu da belirteyim netekim). Ben bi yandan afyonumu patlatmaya çalışırken (o lafın hikayesini de anlatayım bilahare) bi yandan bu martılar niye bana bakıyo, cam ne kadar kalın acaba sorularıyla cebelleşip Hitchcock u andım bi yandan da (kendisi o filmin sloganı olan "The Birds is Coming" deki is'i sırf dilbilgisi meraklılarını germek için kullanmış, helal diyorum). Neyse lafı şuraya bağlamak istiyorum yılın bu en kısa gününde kış mevsiminin tiksinçliğini bi kere daha hatırlamış oldum. Yani sabah kalkıyosun hava karanlık, lahana gibi 40 kat giyiniyosun yine üşüyosun, yağmur çamur, akşam işten çık hava yine karanlık, evde kombiyle uğraş, bi yere giderken kırk kere düşün yağmur var trafik nasıldır, onu giysem soğuk mu olur bunu giysem kalın mı olur. İşkence gibi yahu. Yani kim sever bu kışı, mazoşist değilse niye sever çok merak ettiğim bi mevzu. Sözlerimi şu şekilde noktalıyorum, kahrolsun kış, yaşasın 21 Haziran, yaşasın global ısınma.
2 yorum:
Ankara'da yani daha doğuda olmamıza rağmen aynı duyguları kaç sabahtır ben de yaşıyorum..Goethe'nin dediği gibi.."Işık daha çok ışık..
Bende de bu yataktan çıkmak istememe hadisesi var. Bunalımda olmayalım sakın kanki?
Yorum Gönder