Haftasonu Ankarada ailesel bir kaçamak yapıp tekrar küçük ilçeme döndüm. Daha ankaradan çıkmadan iki araba doğrudan canıma kastetti. İlki sol şeritten gayet soğukkanlı bir şekilde şerit değiştirip üstüme çıktı. Son anda frene (ve de kornaya) yüklenip mikrometrelik bir farkla kurtardım. 100 m ileride ışıkta yanında durup “az önce beni öldürüyordunuz neredeyse” dedim, cevap vermeyip camını kapatmakla yetindi ama gözlerinden “burası benim babamın tarlası, sen ne hakla geziyosun ki buralarda” ifadesi okunuyordu. ikincisindeyse ben ana caddeden süratli bir şekilde ilerlerken 15-20 m ileride yan yoldaki araba, tapulu malı gibi kullandığı ana yola hiç sağına soluna bakmadan pörtlemekte (çok afedersiniz yırtık dondan fırlarmışcasına) hiçbir sakınca görmedi. Yine acı bir fren ama bu sefer kendisine yetişemedim.
İkisinin ortak noktaları, manyak olmaları dışında, ikisi de kadındı. Trafikte hiçbir zaman acemiliğe kızmam. Kimse anasının karnından hakkinen doğmuyor. Melo da daha çiçeği burnunda şöförken yanına oturup istanbuldan ankaraya gelmiştim. Kaldı ki ben de pek öyle yetenekli bir şöför sayılmam. Ama dikkatsizliğe ve rahatlığa aynı sempatiyi besliyemiyorum. Kadın şöförlere bir garezim yok, genellemelerden de hoşlanmam ama kadın şöförlerin önemli bir kısmında bu iki özellik mevcut. TIR boyutundaki jiplerini daracık yolun sağına çekip mağazaya dalarak trafiği anasını belleyen, yukarıdaki örneklerde olduğu gibi, acaba orda başkası var mıdır diye düşünmeden yan şeride dalan bir sürü kadın şöför var. Ama dediğim gibi genellemeler yanlış. Bu yazıyı yazmamın sebebi de yanlışlığın gözüme sokulmuş olması.
İlçeye yaklaşırken sağda gördüğüm manzara tam fotoğraflıktı. 3 tane şalvarlı başörtülü teyze bir renault toros’un patlak tekerini değiştiriyordu. Manzara çok ilgimi çekti sanırım, durdum. Teyzelere yardım lazım mı dedim ama iş çoktan bitmiş bijonları sıkıyorlardı. Tarlaya gidiyorlarmış.
Bu kadınlar narin ve kırılgan olduklarına, lastik değiştirmenin erkek işi olduğuna ikna edilerek yetiştirilmemiş. O yüzden rahat davranmanın, hata yapmanın ve sonuçlarına katlanmamanın hakları olduğunu düşünmüyorlar, pek çok şehirli kadının aksine. O yüzden kadınlar kötü şöför demek büyük bir eşeklik. Trafikte sağına soluna bakmadan giden, lastiği patlayınca kocasını veya sevgilisini çağıran kadınlar kadın oldukları değil tembel oldukları için böyle davranıyor. Yüzlerce yıldır sırtlarındaki zayıf ve korunmaya muhtaç etiketinden şikayet edip duruyorlar. Bundan kurtulmak için mücadele veren ve kendi sorumluluğunu üstlenmekten çekinmeyen (yukarıdaki 3 teyze gibi ) pek çok kadının emeğinin altına sığınıp, eşitiz biz diyorlar. Ama “zayıflık” ve “korumaya muhtaçlığın” faydaları olan hata yapma hakkı ve sorumluluktan kaçmayı sonuna kadar kullanmaktan geri durmuyorlar. O yüzden kendi lastiğini değiştirmeyen veya musluğunu tamir etmeyen bir kadının eşitlik martavallarının ikiyüzlülüğü duygu asenayı mezarında döndürüyordur diye düşünüyorum.
Not: yaz bitiyor, kış geliyor, benden bekleyin böyle zehir damlayan yazılar
İkisinin ortak noktaları, manyak olmaları dışında, ikisi de kadındı. Trafikte hiçbir zaman acemiliğe kızmam. Kimse anasının karnından hakkinen doğmuyor. Melo da daha çiçeği burnunda şöförken yanına oturup istanbuldan ankaraya gelmiştim. Kaldı ki ben de pek öyle yetenekli bir şöför sayılmam. Ama dikkatsizliğe ve rahatlığa aynı sempatiyi besliyemiyorum. Kadın şöförlere bir garezim yok, genellemelerden de hoşlanmam ama kadın şöförlerin önemli bir kısmında bu iki özellik mevcut. TIR boyutundaki jiplerini daracık yolun sağına çekip mağazaya dalarak trafiği anasını belleyen, yukarıdaki örneklerde olduğu gibi, acaba orda başkası var mıdır diye düşünmeden yan şeride dalan bir sürü kadın şöför var. Ama dediğim gibi genellemeler yanlış. Bu yazıyı yazmamın sebebi de yanlışlığın gözüme sokulmuş olması.
İlçeye yaklaşırken sağda gördüğüm manzara tam fotoğraflıktı. 3 tane şalvarlı başörtülü teyze bir renault toros’un patlak tekerini değiştiriyordu. Manzara çok ilgimi çekti sanırım, durdum. Teyzelere yardım lazım mı dedim ama iş çoktan bitmiş bijonları sıkıyorlardı. Tarlaya gidiyorlarmış.
Bu kadınlar narin ve kırılgan olduklarına, lastik değiştirmenin erkek işi olduğuna ikna edilerek yetiştirilmemiş. O yüzden rahat davranmanın, hata yapmanın ve sonuçlarına katlanmamanın hakları olduğunu düşünmüyorlar, pek çok şehirli kadının aksine. O yüzden kadınlar kötü şöför demek büyük bir eşeklik. Trafikte sağına soluna bakmadan giden, lastiği patlayınca kocasını veya sevgilisini çağıran kadınlar kadın oldukları değil tembel oldukları için böyle davranıyor. Yüzlerce yıldır sırtlarındaki zayıf ve korunmaya muhtaç etiketinden şikayet edip duruyorlar. Bundan kurtulmak için mücadele veren ve kendi sorumluluğunu üstlenmekten çekinmeyen (yukarıdaki 3 teyze gibi ) pek çok kadının emeğinin altına sığınıp, eşitiz biz diyorlar. Ama “zayıflık” ve “korumaya muhtaçlığın” faydaları olan hata yapma hakkı ve sorumluluktan kaçmayı sonuna kadar kullanmaktan geri durmuyorlar. O yüzden kendi lastiğini değiştirmeyen veya musluğunu tamir etmeyen bir kadının eşitlik martavallarının ikiyüzlülüğü duygu asenayı mezarında döndürüyordur diye düşünüyorum.
Not: yaz bitiyor, kış geliyor, benden bekleyin böyle zehir damlayan yazılar
7 yorum:
abi keyifle okudum :)
vallahi pek guzel yazmissin herbert kuzum! boyle her cumlesine katila katila okuyuverdim vallahi. Kisin gelmesini de bu kadar abartmayiniz reca edicim, pistik allah pistik yahu butun yaz, accik iki birakin soguk olsun, nese dolsun bunyelerimiz.
yürrüü beee!
peki ya güçlü kadın olunca,her işini kendin halledince,erkek milletinin korkup kaçmasına ne demeli ha...ne istediğinizi bilmiyosunuz siz bazenleri bence.
melontheroad, yani seni tebrik ederim.. gercekten.. yok, ben hallederim, dersin, bu sefer de, bana ihtiyac duymuyorsun, kendi kendine yetiyorsun bunalimi cikiyor ortaya..
ayrica, her ne kadar simdiye kadar hic lasitigim patlamadiysa da -ki bunu soyledim ya bu aralar basima gelir buyuk ihtimalle- tamire de ben gotururum, muayeneye de, yagini degistirmeye de, ortam mumkun olursa kendim yikarim vs.. ayrica da fena da kullanmam arabayi.. dikkatsizligi ben de sevmiyorum, bu anlamda genelleme yapmadigi icin herbert'i de kutluyorum.. yine de siz erkekler de ne istediginizden cok da emin degilsiniz gibi sanki..
şimdi herbert bu yazını bir de eve gelince okudum da..neden kadın erkek eşitliği gibi bir saçma tartışma konusu dünyada var olur ben onu anlamıyorum ki en başta.kadınla erkek tabiki de eşit değil,tıpkı zenginle fakirin,iyi ile kötünün,çinli ve kanadalının eşit olmadığı gibi.ama bir tutturmuşuz kadın erkek eşitliği diye,bence kabul etsin herkes eşit olmadığını her şey bağlansın çözüme.sanki bütün erkekler eşit de,erkeklerle kadınları kıyaslıyoruz.senin de gördüğün üzere,'ayy ben anlamadım şimdi nasıl değişecek bu lastik' diyen hatun milleti olduğu gibi,patlak lastik değiştiren teyzeler de var.tıpkı güçlü kadın görünce köşe bucak kaçmayan erkekler de olduğu gibi.kurallarını kendimizin koyduğu,replikleri kendimizin yazdığı bu dünyada kimi niye eleştiriyoruz ben anlayamıyorum bu akşam.sanırım burnum tıkalı diye,beynime oksijen gitmiyor.
p.s.şöför değil,şoför:)
iyi dedin sen bunu melo
Yorum Gönder