14 Mart 2007 Çarşamba

evet ama bir hımbıl bunu yapabilir mi bakalim

Haftasonu yine kayak vardı. Eve döndüğümde de bacağımda ağrı, burnumda kırmızılık, gözümde uyku, yüzümde gülümseme vardı.

Ben ömrüm boyunca sporu belli bir mesafeden sever oldum. Futbol bile sevmem, takım falan alakam olmaz. Yapılsın edilsin, çok şahane ama ben almayayım mümkünse diyenlerdenim. Yüzme dışında hiçbir spora katılmak fazla heyecanlandırmaz beni. Aslında bir ucundan dahil olunca çaba sarfediyor insan. Ortaokulda zorla sokulduğum hentbol takımından hiç hazzetmeme rağmen 1 sene sabırla antrenmanlarda kıçımı başımı morartmam buna örnek sayılabilir (artık 13 yaş uyarımız var nasıl olsa kıç da derim başka şey de derim). Ama beni bıraksanız hayatta aklıma gelmezdi parmağımı kımıldatmak.

Ama nolduysa 1,5 sene kadar önce oldu. Kafamı bir yere çarpmış veya erken andropoza girmiş olabilirim bilemiyorum. Belki de çikolatadan aldığım serotonin yetmez oldu (o kadar da yiyorum ama). Önce kayağa sonra dalışa başladım. Eski arkadaşlarımdan gözleriyle görmeyenler hala inanmıyor, gözleriyle görenler de ısrarla film hilesi olasılığı üzerinde duruyor. Annem bile hımbıl oğlunun her haftasonu aktivitesel bir yerlere üşenmeden koşmasını, uzaylılar tarafından kaçırılmış olmamla açıklıyor.

Dalışı, sezon başlayıp ben şevke gelince başka bir post konusu yapmayı düşünüyorum. Kayağa nasıl başladığımı da zaten daha önce anlatmıştım. Ben geçen haftasonu üstünde durmak istiyorum.

Daha önce hep kartalkayada kaymıştım. Tabi bir kere gittiğim Ilgaz'ı saymazsak. Orası da zaten çocukken gittiğimiz Gençlik Parkını hatırlatmıştı bana. Her tarafta mangal dumanı, tonton yaşlı teyzeler, yiğenim nirden aldın bunu diye gadanalah efektiyle önüne çıkan amcalar.. Hafta sonu ilk defa uludağa gittik.



Cidden ulu bir dağmış yalan değil. Ama eteklerde kar olmadığı için, çıkan her salak gibi ben de yolda "bu ne, çim kayağı mı yapıcaz eki eki" dedim itiraf eder affınıza sığınırım.

Ortam gerçekten de kartalkayadan epey farklı, bir çok otel var ve her yer cıvıl cıvıl. Hatta fazla cıvıl cıvıl, insan rahatsız oluyor kayakçıdan çok etrafa poz veren insan görünce. 1. bölge pistleri tıklım tıklımdı, ve artık (ehem ehem) bendenizi kesmiyor böyle kolay pistler. Biz de ağaoğlunun liftpass'ını aldığımız için doğru kuşaklıkayaya yollandık. Yalnız diğer tarafa ulaşmak için labirentimsi bir sürü pisti aşmak gerekiyor. Bubble'lar gondollar derken insan rahatı hissediyor ne yalan söyliyim. Neyse o tarafta kar da daha iyiydi pist de tenhaydı. Ama artık mevsim sonuna yaklaştığımız için bütün pistler taş ocağına dönmüş, aralarından itinayla süzülmek gerekiyor.

Dediğim gibi herbertiniz epey geliştirdi bu işi süzüm süzüm süzülüyorum, hatta artık deneysel yöntemlere bile giriştik :)



Gece hayatı ise kartalkayadan bayağı farklı. Kartalkayada eğlencemiz (takatimiz kaldıysa) king oynamaktı. Uludağ da envayi çeşit bar pavyon, ne arasanız var. Beni cebren ve hile ile St. Bernard diye bir yere götürdüler, ama ben barın maskotu milan isimli st. bernardın üstünde uyuklamaya başlayınca pılımızı pırtımızı toplayıp saadet yuvamıza döndük. Bu arada milan sabah üstüne düşüp şişirdiğim parmağımı oyun maksatlı dişleyince şaşan feleğim beni epeyce uyandırdı o ayrı.

Bu seferkinin bir farkı da turla gitmemiz oldu. Akşam o yorgunlukla direksiyon sallamamak ne büyük keyifmiş, ohh disko disko.

Neyse efendim döndük yine yuvamıza. Bana geriye güzel hatıralar ve karda yanıp arap tenasül organı kıvamına gelmiş suratım kaldı. Sezonu kapattık sanırım, seneye kadar beklemek farz oldu.


Not: Başlık, Woody Allen'in "Evet Ama Bir Lokomotif Bunu Yapabilir mi Bakalim" isimli şahane kitabından araktır.

3 yorum:

Horatio dedi ki...

ne diyosun herbert ya gene kayakta aklını bırakıp dönmüşsün yurda.

herhalde belli bir noktadan sonra insan titreyip kendine geliyor. bakalım TGM ne zaman atılımını gerçekleştirecek.

ilk fotoğraf şahane olmuş. ikincisinde ise kim kayıyor belli değil (anladın sen onu!).

yalnız bu sefer dodoyu göremedik. başına bir iş mi geldi acaba? kayağı yalnız döndü.

dodo dedi ki...

dodo emzirmekle meşguldu horatio hocam :)

Herbert dedi ki...

Dodo emekli oldu. Kayağını şöminenin üstüne asmış, kanarya besleyip torunları eğlendiriyomuş