Kimselerin gitmediği, gidip de dönmediği, dönüp de bulamadığı yerdeyiz, İstanbul Bahçelievler'deyiz. Mr.TGM'in de içinde bulunduğu kalabalık bir gruplayız. Mekanımız Hünkar Ocakbaşı.
Ekmek hafif ısınsın, soğan ve domates pişedursun, biz de ufaktan rakıdan ve mezelerden başlayalım. Masada hep bildik mezeler, acılı ezme, haydari, patlıcan ezme. Bu sırada garson gelip hellim peyniri isteyip istemediğimizi soruyor. Ocakta hellim! Getir koçum bakalım. Masamızdaki açlık had safhada, TGM'den rica ediyoruz sucuklarımızı atıyor ocağa. Resimdeki TGM'nin kolu. Mangaldaki sucukları pişirmek için maşayı bir orkestra şefiymişçesine kullanıyor.
Sucuklardan sonra köfteleri ardından tavuk şişleri atıyor TGM usta. TGM'ye bizim "esnaf" arkadaşımız yardım ediyor. Bir yandan rakılar yuvarlanıyor, bir yandan sohbet ediliyor. Mangalda hellim şahane oluyor. Ciğerlerimizi de attırıp et pirzolayla ana yemek faslını kapatıyoruz. Sıra meyvede, tatlıda ve kahvede. "Esnaf" arkadaşımızla künefeleri görünce dayanamıyoruz, künefe gelene kadar da birer fırın sütlacı mideye indiriyoruz. Künefe şahane ama biraz kuru gibi, "esnaf"ımız biraz daha şerbet döktürüyor. En son orta kahvelerimizi de içip kalkıyoruz.
3 yorum:
Kendi işimiz esnafız..
Ocakbaşında ustayız..
afiyet olsun demek düşer bize de :)
Afiyet bal şeker olsun :)
Yorum Gönder