Blogumuzun yazarlarıyla yapacağımız mühim zirve, TGM'nin taşranın göbeği Ankara'da oluşu (orada internet bile yoktur bence, rahat rahat arkasından konuşabiliriz) Horatio'nun da 45 dakika Avrupa yakasında bir otobüs durağında bekleyip bu şekilde Anadolu yakasına varamayacağına karar vermesi sonucu Melontheroad ve ben şeklinde gerçekleşti. Horatio'ya ulaşımın temel noktasının durakta beklemek değil gelen araca binmek olduğunu hatırlatsak mı konulu tartışmamız ortasında kesildi. Çünkü ağzımız mantıyla doluydu ve olay tiksinç bir noktaya dörtnala ilerlemekteydi. Biz de Horatio'nun payına düşen mantıyı kim yiyecek tartışmasını açtık. Sanırım ben yedim çünkü göbeğimden klavyeye ulaşamıyorum şu an. Ama Melontheroad da olabilir çünkü kendisi kış uykusu denizlerine yelken açtı. Ben de kendimizi eğlendirmek için röpörtaj yapmaya karar verdim
Herbert- Melontheroad yeni dövmem hakkındaki görüşlerin nedir?
Melontheroad- Bu cowboy filmini kim açtı?
H- cowboy değil onlar mantı
M- Ha evet. Dövmen mi hımm çok ıslak.
H-Islak? ne tarafa çeksem acaba bunu.
M- 18 yaşından küçükler de okuyo bunu
H- Bişey mi dedik, sadece dövme yarım haç şeklinde oldu acaba çarpılır mıyım diye soracaktım
M- Yarın patron çarpmasın da.
H- İyi tamam röportaja geçelim. Kaset çalışmaların nasıl?
M- Kaset çalışmalarım var, plak çalışmalarım var...
H- 80'lere göndermeli espri yapma yaşın ortaya çıkıyo. Başlıktan da anlaşılacağı üzere mevzumuz atalet. Nedir bu kuzum, nasıl yenilir bu, ahh mantılarım sağ yana yığıldı ahh
M- Mantı mı nasıl yenilir atalet mi?
H- Mantı nasıl yenilir demin uygulamalı gösterdin canım. Ataleti nasıl yenicez?
M- Atalet denince benim aklıma nedense haşlanmış kurbağa hikayesi geliyor, sene 2005, yer bir kurumsal kurumun empati sempati eğitimi. Kurbağayı kazana atarlar, pişirip yemek isterler, ocağın altını birden açarlarsa kurbağa can havliyle sıçrar ve kurtulur. Ama kurbağayı kısık ateşte yavaş yavaş pişirirlerse kurbağacık ılık ılık piştiğini anlamadan ölür. İşte atalet böyle bir şey diye anlatmıştı empati sempati öğretmeni.
H- Evet şahane. Ortaokulda ingilizce hocalarımızın istediği konuşmalar geldi aklıma. Herkesin konuşması "Friendship. Webster's Dictionary defines friendship as.." diye başlardı. Cevabı bilmiyorsan soruyu açıkla demişler :)
M- Herbert senin gibi yakışıklı olduğu kadar akıllı birine hiç yakıştıramadım. Gizli cevabı, sen anlamadıysan bu diğer yazarlarımız hiç anlamaz, açalım bari. Kısık ateşte pişmemeye çalışacağız diyorum. Her gece eve gelip tv karşında uyuyakalmamalıyız belki, her gün ufak tefek de olsa değişik bir şey yapmalıyız, ya da bilemedin her hafta..
H- Ohh bu gaz bana bir müddet yeter :) Ben hafta sonu kayağa gidiyorum yine ataletimi yenmeye. Geçen sefer kıramadığım çanağımı bu defa kırarım diye düşünüyorum. Epey bir değişiklik olur heralde hayatımda. Sonraki soruma geçeyim aşk hayatımız canlansa geçer mi bu sıkıntı?
M-Aşk mı o da ne? Geçebilir sanırım ama gerçek aşk olmalı, öyle yok ben uzatmalı ilişkimden yeni çıktım sana konsantre olamıyorum, yok ben bağlanmak istemiyorum öyle takılsak, yok ben sana hayran ama benim aslında başka sevgilim de var ayakları olmasın ya...sırf boşluktan.
H- Hımm huzuru içimizde bulalım diyosun. Mantıklı aslında ama ben kendimi öyle dağa taşa vurmam , özümü Hindistan da arayamam. Bu kendini arayan herkes neden Hindistana gidiyor zaten. Niye içimdeki sesi dinledim diyen herkes küpe takıp motosiklete biniyor. Niye kimsenin iç sesi devlet memuru ol demiyor?
M- Yok aslında öyle demek istemedim ama konuyu madem oraya çektin Herbert, devlet memuru zaten sıkıcı hayat, bilinen hayat da ondan akıllım. ama Hindistan bilinmezlerle dolu,bu bilinmezlerin ne kadar tatmin edici olacağı ise meçhul tabi.
H- Hindistan dedin de (ben de demiş olabilirim) bizim kuzen ne zamandır körili makarna yapmıyor. Neyse.
M- bence de neyse Herbertcim, blog yemek bloglarına dönüşmeden bence burda keselim.
H- doğru keselim kes köse
(Horatio bu postu okuyorsan ve hala duraktaysan evine dön evladım, hava soğuk)
Herbert- Melontheroad yeni dövmem hakkındaki görüşlerin nedir?
Melontheroad- Bu cowboy filmini kim açtı?
H- cowboy değil onlar mantı
M- Ha evet. Dövmen mi hımm çok ıslak.
H-Islak? ne tarafa çeksem acaba bunu.
M- 18 yaşından küçükler de okuyo bunu
H- Bişey mi dedik, sadece dövme yarım haç şeklinde oldu acaba çarpılır mıyım diye soracaktım
M- Yarın patron çarpmasın da.
H- İyi tamam röportaja geçelim. Kaset çalışmaların nasıl?
M- Kaset çalışmalarım var, plak çalışmalarım var...
H- 80'lere göndermeli espri yapma yaşın ortaya çıkıyo. Başlıktan da anlaşılacağı üzere mevzumuz atalet. Nedir bu kuzum, nasıl yenilir bu, ahh mantılarım sağ yana yığıldı ahh
M- Mantı mı nasıl yenilir atalet mi?
H- Mantı nasıl yenilir demin uygulamalı gösterdin canım. Ataleti nasıl yenicez?
M- Atalet denince benim aklıma nedense haşlanmış kurbağa hikayesi geliyor, sene 2005, yer bir kurumsal kurumun empati sempati eğitimi. Kurbağayı kazana atarlar, pişirip yemek isterler, ocağın altını birden açarlarsa kurbağa can havliyle sıçrar ve kurtulur. Ama kurbağayı kısık ateşte yavaş yavaş pişirirlerse kurbağacık ılık ılık piştiğini anlamadan ölür. İşte atalet böyle bir şey diye anlatmıştı empati sempati öğretmeni.
H- Evet şahane. Ortaokulda ingilizce hocalarımızın istediği konuşmalar geldi aklıma. Herkesin konuşması "Friendship. Webster's Dictionary defines friendship as.." diye başlardı. Cevabı bilmiyorsan soruyu açıkla demişler :)
M- Herbert senin gibi yakışıklı olduğu kadar akıllı birine hiç yakıştıramadım. Gizli cevabı, sen anlamadıysan bu diğer yazarlarımız hiç anlamaz, açalım bari. Kısık ateşte pişmemeye çalışacağız diyorum. Her gece eve gelip tv karşında uyuyakalmamalıyız belki, her gün ufak tefek de olsa değişik bir şey yapmalıyız, ya da bilemedin her hafta..
H- Ohh bu gaz bana bir müddet yeter :) Ben hafta sonu kayağa gidiyorum yine ataletimi yenmeye. Geçen sefer kıramadığım çanağımı bu defa kırarım diye düşünüyorum. Epey bir değişiklik olur heralde hayatımda. Sonraki soruma geçeyim aşk hayatımız canlansa geçer mi bu sıkıntı?
M-Aşk mı o da ne? Geçebilir sanırım ama gerçek aşk olmalı, öyle yok ben uzatmalı ilişkimden yeni çıktım sana konsantre olamıyorum, yok ben bağlanmak istemiyorum öyle takılsak, yok ben sana hayran ama benim aslında başka sevgilim de var ayakları olmasın ya...sırf boşluktan.
H- Hımm huzuru içimizde bulalım diyosun. Mantıklı aslında ama ben kendimi öyle dağa taşa vurmam , özümü Hindistan da arayamam. Bu kendini arayan herkes neden Hindistana gidiyor zaten. Niye içimdeki sesi dinledim diyen herkes küpe takıp motosiklete biniyor. Niye kimsenin iç sesi devlet memuru ol demiyor?
M- Yok aslında öyle demek istemedim ama konuyu madem oraya çektin Herbert, devlet memuru zaten sıkıcı hayat, bilinen hayat da ondan akıllım. ama Hindistan bilinmezlerle dolu,bu bilinmezlerin ne kadar tatmin edici olacağı ise meçhul tabi.
H- Hindistan dedin de (ben de demiş olabilirim) bizim kuzen ne zamandır körili makarna yapmıyor. Neyse.
M- bence de neyse Herbertcim, blog yemek bloglarına dönüşmeden bence burda keselim.
H- doğru keselim kes köse
(Horatio bu postu okuyorsan ve hala duraktaysan evine dön evladım, hava soğuk)
2 yorum:
Döndüm, döndüm. Çok imrendim size ya neyse...
Merak etmeyin bana burda çok iyi bakıyolar..
Yorum Gönder