25 Şubat 2008 Pazartesi

peeehhh







İnsanın ciğerini buran persepolis yerine happy meal kahramanı ratatouille almış oscarı. Gerisine bakmaya gerek yok bence..

7 yorum:

Yesim Arpat dedi ki...

Yahu Oscarlar ciğer buranlara verilseydi bizim 60'lı yıllar Yeşilçam'ı global ödüllere doymamalıydı.

Oscarların hakkıyla dağıtıldığını asla iddia edemem fakat Persepolis iyi kurgulanmış bir öykülü belgesel bence. Bir de o dönem ve o coğrafyanın belgeseli. Ratatouille ise daha evrensel bir hikaye. 'İstersen yaparsın' temalı hem de. Amerikalıların ve jürinin en sevdiği tür tema hem de.

Wuthering dedi ki...

Persepolis.. epeydir elimin gittigi ama bir turlu almadigim film.. tavsiye eder misiniz?

yillardir bastan sona canli oscar odullerini izlemek istiyor ve her seferinde ya okul yukumlulugune ya is durumuna yenik dustugumden bunu yapamiyorum..

gecen sene helenistik giyim seklini ogrenmistim ntv'den.. bu sene de kirmizinin bu senenin rengi oldugunu.. bakalim seneye neler olacak..

dodo dedi ki...

Persepolisi kesinlikle tavsiye ederim. Harika bir film, okullarda gözeterilmesi falan lazım bence

Wuthering dedi ki...

hmm anlasildi o zaman arsivimize yeni bir film daha eklenecek demek ki.. :) tesekkurler dodo :)

melontheroad dedi ki...

ben de sevdim persepolis'i ratatouille de şirindi ama ben olsam persepolis'e verirdim.

ben Juno'yu çok sevdim bir de cuma günü.

Esterhazy dedi ki...

Persepolis bence hic de akademinin bulasmak istemedigi turden bi hikaye sonucta. Bi mesaji var, rahatsiz ettigi insanlar var, elestirdigi kavramlar var. Akademi sevmez oole seyleri. En iyi film, yonetmen, uyarlanmis senaryonun da There Will Be Blood yerine (ki film kilisenin zirvaliklarini yuzumuze yuzumuze vuruyor) Coen biraderlerin filmine gitmesi de bence bu yuzden. O yuzden Ratatouille'ye gitmesi cok normal oldu. Ben de Persepolis'i daha dun izleyebildim Fin ev arkadasimla. Film bittikten sonra benim icimde bi sikinti, bi uzuldum, lanetler okuya okuya kalktim koltuktan. Herif hic bi si anlamadi..."E kendileri istemis, sistem degismis" iste falan dedi, tabancayla girisecektim Kuzey insanina!

Ali dedi ki...

Persepolis bana kalirsa fazlasiyla tarafli yapilmis bir cizgi film, muhtemelen bu yuzden de alamadi akademi odullerini. Yani benim de mollalara karsi hicbir sempatim yok, ama insanlarin bu kadar siyah/beyaz gosterilmesi sanatsalligi da, gercekciligi de olduruyor. Cizim tarzi ve hos efektleriyle estetik duygulara hitap etse de sanki hazirlayanlari arasinda o gunleri yasamis tek bir Iranli yokmus gibi hissettirdi bana bu film(ya da olanlar hep tek bir ideolojiye mensupmus gibi). Mollalarin iktidara gelmesi belki bizim bakis acimiza gore iyi olmadi belki ama orada yasayan Iranlilar bu devrimden hic mi memnun degil? Hepsinin beyni yikanmis ya da dusunceleri bastirilmis mi ille de?

Elestirelligi, muhalefeti severim ama adeta bir grup Fransiz sosyalistin hem Amerika'ya hem Iran'a giydirmek icin yaptigi bir animasyonmus gibi hissediyor Persepolis.