Sonunda ben de Lüküs Hayat'ı izledim. Yıllardır İBB şehir tiyatrolarında kapalı gişe oynayan Lüküs Hayat 1933 yılında yazılmış, zamanın çağdaşlaşma çabalarını yanlış anlayan lüks hayat düşkünlerini eleştiren bir müzikal.
Oyun, oyunculukları, müzikleri, dekorları ve konusuyla gerçekten muhteşem. Mutlaka izlenmeli. Zihni Göktay usta da genç oyuncuları cebinden çıkartıyor. Ancak oyunda beni rahatsız eden iki şey oldu.
Zihni Göktay yıllardır bu oyunu oynadığından olsa gerek, artık ana metne sadık kalmadan doğaçlamalar yapıyor, günümüz sorunlarını eleştiriyor. Starbucks'ların her tarafı kaplamasından tutun 475bin dolara satılan 1+1 "rezidans"lara kadar her konuda iğneli espriler yapıyor. Diğer yandan bu durum, oyunun zaman zaman durmasına sebep oluyor. Diğer oyuncular adeta "pause" tuşuna basılmış gibi beklemek zorunda kalıyorlar. Bunların sonucunda 1930larda geçen müzikal komedi, takip edilmesi zor ve ne anlattığı anlaşılamayan bir hal alıyor. İnternetten edindiğim bilgilere göre oyunun yönetmeni Haldun Dormen de bu durumdan şikayetçi. Hatta uzun süredir kendi oyununu seyretmiyormuş bile.
Rahatsız olduğum bir diğer konu, sinema ve tiyatromuzda "Nejat Uygur Ekolü" olarak tanımlayabileceğimiz bel altı espri modeli. Hala Goethe ile ilgili espri yapılıyor ve işin kötü tarafı seyirci buna gülüyor da. Belki başka bir oyunda bu espriler yapılsa lafını etmezdim ama Lüküs Hayat gibi bir klasikte bu basitliklere yer verilmemeliydi.
Toparlayacak olursak, Zihni Göktay çok usta bir oyuncu ve kendisine saygımız çok ancak Lüküs Hayat'ın kendi kimliğine kavuşması isteniyorsa ya Zihni Göktay oyunu bırakmalı ya da yukarıda saydığım iki alışkanlıktan vazgeçmelidir.
4 yorum:
herkes kendini yazar sanıyor. sende onlardan birisin herhalde. oyun bu senin beğenmediklerin sayesinde güncelliğini koruyor. sen kim oluyorsunda zihni gökty bırakmalı falan, eğer haldun dormen beğenmese yada rahatsız olsa bırakmasını rica ederdi zaten ama senin gibi önüne gelen bu bloglarda sallarsa iyi valla. tamam düşünceleri açıklamak güzel ama bu senin yaptığına saygısızlık derler oyunun aslına sadık kalınmamış goethe esprisi varmış bende sevmedim o espriyi ama bunun oyunun aslında olmadığını nerden biliyorsun ayrıca merak ettim. atış serbest nasıl olsa
bayağı sinirlenmişim düşünmeden yazmak böyle olsa gerek hebetebe hele hele pizttttttt tazmanya canavarıyım mübarek
tamamiyle katılıyorum size..
çok büyük bir keyifle gittik oyuna ama çıktığımızda hayal kırıklığıydı... zihni göktay efsanevi bir oyuncu ama artık oyuna bişi katmıyor, götürüyor aksine.. espriler oyunun tüm havasını bozuyor. var mısın yok musun hamdi bey esprisi ben de yok artık dedirten son nokta.. Gerçekten insanlar da alkış kıyamet keyif alıyorlar anlamak mümkün değil.. oyunların mesaj kaygısı taşıması güzel ama sürekli oraya buraya gönderme, sahnede sürekli bi ikili diyalog, kopuk bi oyun.. oyuncu seçimleri de son derece yanlış.. biçok sahnede ne dediklerini bile duyamadık, sesleri bile çıkmıyodu.. karakterlerin tamamı silik kalmış..sahnenin en iyisi fıstık karakteriydi.. benim tüm alkışlarım kendisine..
Yorum Gönder