Previously on Martha
Uçak burnunu henüz kaldırmıştı ki 32h "oh my god, oh my god" diye naralar atmaya başladı. Yerden bağlantı kesilmiş, uçak yükselmeye devam ediyordu. O sırada hafif bir sarsıntı oldu, 32h panikle Bay H'nin sol koluna yapıştı. "Oh, god! Bak gördün mü ellerim nasıl terledi?"
Uçak tekrar yatay konuma geçtiğinde 32h rahatladı, Bay H'nin kolunu bıraktı. Adı Martha idi, Polonya asıllıydı ancak 15 yıldır LA'de bir kuaför salonu işletiyordu. Varşova'ya ailesini ziyarete gidiyordu. Münih'ten sonra aktarma yapacaktı. Bay H de Münih'ten İstanbul'a uçacaktı.
Yolculuk devam ederken Martha, 3 sıra arkalarındaki uzun çember sakallı, siyah gömlek ve siyah pantolon giyen adamdan şüphelenmeye başladı. Adam okuduğu kitabı ara sıra yüzüne götürüp kapatıyordu. Martha'yı bir korku sardı.
-Sence bize bir şey yapar mı?
-Yok canım, sadece kitabını okuyor.
-Dua ediyor galiba.
-Boşver.
-Umarım terörist filan değildir.
-???
Uçakta yemek servisi başlamak üzereydi. Martha, Bay H'ye uçakta servis edilen yemeği sevip sevmediğini sordu. Bay H, uçak yemeklerini seviyor ve yiyordu. Martha, uçak yemeklerini hiç sevmediğinden yanında kendi yiyeceklerini getirmişti. Bay H'nin şaşkın bakışları arasında çantasından tek tek paketleri çıkardı: Dilim ekmek, hindi göğüs, peynir, domates ve kek. Bay H, Lufthansa'nın sunduğu makarnayı afiyetle yerken, Marta plastik bıçağıyla domates dilimlemeye çalışıyor, bir yandan da ortalığı kirletiyordu. Sonunda kendisine bir sandviç yaptı ve yedi. "O iğrenç şeyi yediğine inanamıyorum" dedi Martha. "Hislerimiz karşılıklı" diye içinden geçirdi Bay H.
To be continued...
3 yorum:
kolundaki teri martha'nın üstüne silseydin
:))herbert.
merakla bekliyorum, guzel bir hikayeye benziyor, en azindan sunumu guzel :)
i hate martha.
Yorum Gönder