6 Ağustos 2007 Pazartesi

Bir zarfın içine...

memlekette şirket kurmak için önce bi ana sözleşme yazdırmanız gerekiyor. sonra kurucular gerekli kuruluş evrağını imzalıyor. avukatlarınız ya da muhasebeciniz bunu ticaret siciline tescil ettiriyor. şirket ticaret sicil gazetesinden tescil edildikten sonra vergi dairesine gidilip vergi numarası alınıyor. bu sırada bölge çalışma müdürlüğünü de uğranılıp işyeri açılışını yapılıyor.

vergi numarası alındıktan sonra vergi dairesi bir memurunu acaba o şirket gerçekten var mı diye yoklamaya ofis adresine gönderiyor. işte bu hikaye de burada başlıyor.

daha önce kurduğumuz 3 şirketin ikisinin yoklamasında bu memurlarla sıkıntı yaşadım. birincisi -hadi acemiliğe geldi diyelim- bana imzalatabileceği belgeyi ancak şirket ortaklarından birisi imzalayabilir diyerek 2 gün imzalatmadı. Muhasebecimizle konuştuğumda bir zarfın içine 20lira koysaydın, sen de imzalardın, olur biterdi dedi. Şimdiye kadar hayatımda rüşvet vermedim, utanırım, öyle şey yapamam.

İkincisindeki memur abi, sağolsun, biraz daha insaflıydı, belgeyi bana imzalattı. Ama içinde yazdığı bir takım şeylerden dolayı şirkete bikaç bin lira ceza geldi. Muhasebecinin cevabı aynıydı: bi zarfın içine... Offf!

Bu sefer hazırlıklıydım. Gelen abiyi içeri buyur ettim, baktım acayip sorular sormaya başladı, gizlice muhasebeciyi aradım. Bir zarfın içine... Titreyerek kasadan 40 lira çıkardım. Zarfın içine özenle yerleştirdim. Abi benden bir takım belgeler isteyince, gittim belgeleri getirdim, arasına da zarfı yerleştirdim. Sonra çay, kahve bahanesiyle dışarı çıktım ki rahatça alsın alacağını. Bir yandan hala titriyorum. Geri döndüğümde zarf benim tarafımda duruyordu. Allaha şükürler olsun, atlatmıştım bu rüşvet verme seansını. Konuşmanın geri kalanı çok rahat geçti. Bir kaç cevaplayamadığım şey dışında, her şey yolundaydı. Taa ki ben zarfı kontrol edene kadar! Zarfa baktım, zarf hala doluydu. Başımdan kaynar sular döküldü. Zaten rüşvet vermeye çekinen ben, bi de rüşvet almayan bi memura denk gelmiştim. Kim bilir neler olacaktı? Tüm konuşmanın sonunda abiden esaslı bir dürüstlük nutku dinleyeceğim kesin gibiydim. Boyumdan, posumdan mı utanaydım, abiyle muhabbetini yaptığımız ODTÜnün şerefini kirlettiğime mi üzülseydim? Neyse korktuğum gibi olmadı, abi işlerini halletti ve ayrıldı.

Belli bi süre yazı yazamazsam bilin ki ahlak masasından ziyaretime gelmişlerdir.

4 yorum:

Herbert dedi ki...

yıkıl gözüm görmesin

silgi dedi ki...

muhasebeci sana 20 demiş, sense görgüsüzlük yapıp 40 koymuşsun, bence bütün sorun buradan çıkmış.

Adsız dedi ki...

Her şeyin olduğu gibi rüşvetin de zordur ilk seferi, ama bir kere versen gerisi gelir :))
az mı yakalandık alkollü
dodo

Herbert dedi ki...

hehehe koparttın dodo