akşam 4te galata köprüsünün altında bira içerek başlattık cumartesiyi. haliçe karşı bakarak ve insanı ısıtan güneşe yüzümüzü çevirerek yayıldık armut koltuklara. solumuzda ruslar, sağımızda akşamki galatasaray maçı ve sonuçlarını bizden daha iyi bilen hollandalılar vardı. karnımız acıkınca karaköy balık pazarındaki salaş mekana yollandık. balıkekmek sonrası pangeaday'e bi bakalım dedik, atladık tramvaya. tesadüfen orada bulunanlar hariç pek bir hareket yoktu. biz de beyazıta doğru yürüdük. meşhur çorlulu ali paşa medresesini şans eseri keşfedip nargile tüttürdük. iyi aile çocuğu olmak başa bela, iki çekişte kafayı bulduk. beyazıttan beyoğluna geçtik. istiklali doldurmuş azgın geselilerden kaçmaya çalışıp kendimizi karaokeye attık. o "like a stone" senin, bu "umbrella" benim, şu "trouble" da benim, takıldık.
they spun a WEEEEEEEEEEEB for me
they spun a WEEEEEEEEEEEB for me
5 yorum:
rap performasınız görülmeye değerdi cidden :) u u uuuuuuu
jay-z gibiydim di mi? :)
biz de büzüktaş olabilirmişiz aslında :)
af buyur?
eklenti olurmuşuz dedim, özendim manasına. bu ara bi iletişemedik biz senle herbert hayırlısı :)
Yorum Gönder