Farklı kültürler gündelik hayatta kullandığımız eşyaların da farklılaşmasına yol açıyor elbette. Bu farklılıklardan ortaya çıkışını en merak ettiğim şey klozetlerdeki taharet musluğu. Nasıl oluyor da Avrupa'da, Amerika'da filan "kuru temizleme" yapılıyor da biz suyla yıkama yapıyoruz? Bu Türklerin göçebe hayatından mı kaynaklanıyor yoksa İspanyol kaşif Pizarro'nun İnka İmparatoru Atahualpa'yı esir almasından mı?
Dün akşam bizim apartmana girdim. Merdivenlerden yukarı çıkarken aşağıdan sesler duydum. Trabzandan aşağı sarkarak baktım, iki çift çekik göz bana bakıyor ve "hello, hello" diyordu. Aşağı indim.
Bizim alt dairenin kapısının önüne serilmiş migros poşetlerinin üstüne oturmuş, cips ve kola ile hayatta kalma mücadelesi veren iki çekik gözlü kız vardı. Door open filan bir şeyler miyavlıyorlar ama anlamak mümkün değil. Sonunda bir tanesi kapıyı ve elindeki anahtarı gösterip "open the door please" dedi.
Türk yardımseverliğini bu turist arkadaşlarımıza göstermek amacıyla verdikleri anahtarla kapıyı açtım. Çok minnettar oldular. Sonra kafama sert bi şeyle vurmuşlar. Uyandığımda cüzdanım ve arabanın anahtarları gitmişti. Şaka şaka.
Efendim, olay şu: Bu Tayvanlı kardeşlerimiz kapının kilidini 3 tur çevirerek normal bir şekilde açmışlar. Ancak Türk aklı gerektiren ve kilidin dilini içeri almaya yarayan sihirli dokunuşu bir türlü becerememişler. Nasıl yapılacağını gösteriyorum, önce 3 kere çevir, sonra kapı kolunu hafif çek, sonra 4.kez çevirmeye çalış, sonra ileri ittir, diyorum. Anlamıyorlar. Ben de bu zavallı kapıda kalmış insanları bizim eve davet ettim. Geceyi beraber geçirdik. Şaka şaka.
Dün akşam bizim apartmana girdim. Merdivenlerden yukarı çıkarken aşağıdan sesler duydum. Trabzandan aşağı sarkarak baktım, iki çift çekik göz bana bakıyor ve "hello, hello" diyordu. Aşağı indim.
Bizim alt dairenin kapısının önüne serilmiş migros poşetlerinin üstüne oturmuş, cips ve kola ile hayatta kalma mücadelesi veren iki çekik gözlü kız vardı. Door open filan bir şeyler miyavlıyorlar ama anlamak mümkün değil. Sonunda bir tanesi kapıyı ve elindeki anahtarı gösterip "open the door please" dedi.
Türk yardımseverliğini bu turist arkadaşlarımıza göstermek amacıyla verdikleri anahtarla kapıyı açtım. Çok minnettar oldular. Sonra kafama sert bi şeyle vurmuşlar. Uyandığımda cüzdanım ve arabanın anahtarları gitmişti. Şaka şaka.
Efendim, olay şu: Bu Tayvanlı kardeşlerimiz kapının kilidini 3 tur çevirerek normal bir şekilde açmışlar. Ancak Türk aklı gerektiren ve kilidin dilini içeri almaya yarayan sihirli dokunuşu bir türlü becerememişler. Nasıl yapılacağını gösteriyorum, önce 3 kere çevir, sonra kapı kolunu hafif çek, sonra 4.kez çevirmeye çalış, sonra ileri ittir, diyorum. Anlamıyorlar. Ben de bu zavallı kapıda kalmış insanları bizim eve davet ettim. Geceyi beraber geçirdik. Şaka şaka.
3 yorum:
meraba evladım ben peder ozonyo,
anlattıklarını dinledim, 5 dolar kasaya yatır günahların affedilecek. ama bir daha yapma, 50 dolardan açarımj kapıyı ona göre. seni kutsadım evladım.
şöyle durumları bir kere de gole çevir be abi...bu herbert ile olacak iş değil bir an önce kurtul o 2.kişilikten hadi.
terbiyesiz isimsiz, birkaç tane düzgün insan kalmış şu dünyada, onları da yoldan çıkar oldu mu? tüü tüüü...
horatio, bu yazı her nasılsa altlarda kalmış, gözümden kaçmış. hikayelendiriliş çok başarılı.
Yorum Gönder