12 Temmuz 2007 Perşembe

çayına da hararetine de

bu deve bayıltan sıcakları alnımın çatına çatına vuruyor, ne çalışabiliyorum ne oturabiliyorum. asabiyet ibrelerim sonuna vurmak üzereyken bir de gelen giden "bir çay içelim mi" diyor hem de üstüne ısrar ediyor. ne çayı yahu. çay da sevmem ısrar edeni de sevmem. kaldı ki dışarısı 3000 derece selsiyusken napıyım fokur fokur kaynayan çayı. bahane de hazır ama neymiş "çay harareti alırmış" nedir bu beni küfür ettirmek yönündeki çabaları anlamıyorum, nasıl alıyor harareti? efendim vücut sıcaklığı dışarının sıcaklığıyla eşitleniyormuş. deli miyim den niye eşitliyim sıcaklığımı dışarıyla, sabit 36,6 derece değil mi bunun standardı niye 45 e çıkarayım, niye ferahlatsın hem. mantık buysa kışın ayazında da buzlu suları içelim lıkır lıkır. maksat dışarı sıcaklığına eşitlemek değil mi "ice tea serinliği alır" o zaman. neyse iyice dellendim ben, bir daha çay diyen olursa demlikle kovalamaktan korkuyorum. gidiyim biraz daha çalışayım. aç evladım ordan klimayı aç, yabancı uyruklu dişi tenasül organı gibi oldu burası yine.

4 yorum:

dodo dedi ki...

yabancı uyruklu dişi tenasül organı.....

hahahahahahaaaaa :) :))
dağıldım herb.
euphamism diye buna denir işte :)

Herbert dedi ki...

ben de güldüm bak şimdi :)

Esterhazy dedi ki...

cay sevmeyen insan bulmak ne guzel yav. Gecen is yerinde birine soyluyordum da, tum kafalar dondu bana pis pis bakti, "ben cay sevmem" diyince...Sanki kufrettik.

Herbert dedi ki...

di mi ya, altı üstü kaynamış yaprak