20 Temmuz 2008 Pazar

viva la vida loca

Dağıldı dağılıyor, bırak dağınık kalsın derken Coldplay yeni albüm çıkarttı: Viva la Vida or Death and All His Friends. Trouble'ın sandaliyeli klibini ilk seyrettiğimde eşekten düşmüş gibi olmuştum. O zaman internet de şimdiki gibi değil, binbir güçlükle parachutes'i bulup canını çıkarana kadar dinlemiştim. A rush of blood da fena değildi ama tempo gittikçe düştü, artık sonlara doğru "biri chrisin nabzına baksın öldü galiba" şarkılarına dönüştü. Nerde başlayıp nerde bittiği belli olmayan sonsuz yavaşlıktaki şarkılar sıtkımı sıyırdığı için bu albümü de dinlemek niyetinde değildim aslında. Ama çok iyi yorumlar okuyunca trouble'ın hatrına bir denedim. Hiç fena değil.

Albümün temposunu şöyle özetliyebilirim: genel standartlara göre sakin, coldplay standartlarına göre ohh disko disko. Sadece piyanodan oluşan ve hadi kardeşim öbür tuşa da bas artık durağanlığındaki şarkılardan sonra bu sefer büyük bir orkestra var, yaylılar falan. Bir de benim sağırlığımdan olabilir ama yer yer 80'ler popundan etkiler var bariz. Hatta bazı şarkılar 80'lerdeki gençlik filmlerinin tema şarkıları gibi. Hani gencimiz dansçı/sporcu/şarkıcı olmak istiyordur da etrafındakilerin engellemelerine ve son dakkadaki sakatlığa rağmen dansçı/sporcu/şarkıcı olmak için prova/antrenman/provalara ağırlık verir. İşte o prova/antrenman/provaların hızlandırılmış terli montajlı görüntüleri sırasında arkada çalan şarkılardan var birkaç tane albümde. Ben özellikle viva la vida'yı beğendim. Tavsiyelerimle..

Not: düğün yazısını melona bırakıyorum, ya da horatio'ya ya da kimse artık. Bende hiç resim yok doğru dürüst, kuru kuru yazmayalım.

6 yorum:

Vladimir dedi ki...

Bu albümü edinip edinmeme konusunda kararsız kalmıştım ama yazınızdan sonra bu öğlen hatta hemen edinmeye karar verdim.

Yesim Arpat dedi ki...

Ben düğünü sevdim. Su gibi. Öz ve netti. En güzeli.
Melo da çok güzeldi.
Hayırlı olsun diyorum tekrar.

Duella dedi ki...

melocanım, gelemediğim için beni affet. düğünler konusundaki hislerim malum. yine de şansım olsa orada olurdum. size mutluluklar diliyorum.

hafiye çektiği fotoları gösterdi, çok güzel olmuşsun:)

Herbert dedi ki...

vladimir, sorumlu hissettim kendimi. umarım beğenirsin :)

hafiye, düğüne gelip de bir merhaba demeden kaçmak da pes doğrusu.

duella nerelerdesin yahu

Yesim Arpat dedi ki...

Herbert Bey, siz niye meraba demediniz ki? O kaosunda Melo'nun bizi tanıştıramayacağı muhakkakken hem de. Siyah beyaz, zebra-print'i andıran elbiseli birini hatırlıyorduysan o bendim işte.
Tanışmayı da pansiyona saklayalım madem.

Duella dedi ki...

tabii tabii, pansiyonda buluşun siz:) şşttt, hafize hanım hafize hanım. pintilik yasaları gereği ben artık evde misafir ağırlamıyorum. dışarıda da sadece büfe görüşmelerine katılabilirim:)
şaka bi yana, melocan bi kendine gelsin (ben de çeşme'ye gidip geleyim) yapalım böyle bir operasyon.

herb'cüm, baktım mahalle sakinleri yaz moduna geçti, benim de anlatasım gelmedi. sen nerelerdesin? bitti mi turne?