28 Ekim 2008 Salı

Bilişim Sivil Toplum Kuruluşları Basın Bildirgesi

Türkiye İnterneti Yasaklama Ayıbından Kurtulmalıdır !

Youtube 6 aya yakındır yasaklı. Myspace, Dailymotion, Dawkins, ve
nihayet Blogger yasaklandı. Wordpress ve Alibaba'yı yasaklamaktan
çekinmedik. Son bir yılda 5651, kişilik hakları ve fikri ve sinaihaklar
nedeniyle bini aşkın webi yasakladık. Türkiye dünya internetine kendi
kurallarını empoze etmeye çalışıyor ve bunu sadece yasaklarla yapmaya
çalışıyor. Yapılanlar, Anayasaya aykırı, Hukukun temel ilkelerine ters,
bu iş için çıkartılan 5651'ın 9. maddesini ihlal ediyor. Yasaklamalar,
savunma almadan, tebliğ edilmeden, tedbir olarak alınmasına rağmen, bir
ceza olarak uygulanıyor. Yasaklar, suçluyu değil, sıradan Türk
yurttaşını, ve internet üzerinden iş yapmak isteyen, görüşlerini
paylaşan, Türkiye'yi dünyaya tanıtmak isteyen girişimci, öncü
yurttaşlarımıza zarar veriyor; yasaklar pire için yorgan yakarak
adaletsizlik yaratıyor. Kanımızca, mahkemelerimiz ve diğer ilgililer
kolaycı bir yaklaşımla herşeyi yasaklayarak, haksızlığa sebeb olarak suç
işliyorlar; tazminat davalarına muhatab olacaklardır. Yasaklar,
Türkiye'nin AB, Demokrasi ve Bilgi Toplumu projeleriyle uyuşmuyor.


Ülkemizin yasakçı bakış açısından vazgeçip, tüm dünya ile birlikte
yönetişim ilkeleri ışığında internetdeki "zararlı" içerik ve bilişim
suçları ile mücadele etmelidir. Bu mücadele tek başına kamu otoritesi ve
mahkemelerle yapılacak bir mücadele değildir. Yasaklamalar, bilenlerce
kolayca delinmekte, gittikce artan bir oranda, yurttaşların bu
yasakların aşılması bilgisi yayılmaktadır.

Sivil toplum örgütleri bu sürecin bir parçası olarak çalışmaya hazırdır.

Yeter ki makulde uzlaşmak istensin ve diyalog kurulsun. Örneğin, çocuk
pornosu, ihtihara teşvik konularındaki yasaklamaların, uzman görüşü
ışığında mahkemelerce yapılmasına hiç bir itirazımız yok. "İkaz
et/Kaldırt" yönteminin uygulanması istiyor, ve bu sürecin parçası olmak
istiyoruz.


Kısa vadede ülkemize büyük zarar veren bu trajedinin önlenmesi için acil
tedbir alınmalıdır. En başta, Ankara ve İstanbul'da 2 uzmanlaşan mahkeme
geçici bir süre için İnternet yasaklarına bakmalıdır. Adalet Bakanlığı,
Barolar Birliği, Yüksek Hakimler Kurulu bu konuda Sivil Toplum
Kuruluşlarıyla işbirliği ile böyle bir yapılanmayı sağlamalıdır.
Telekomunikasyon Kurumu, katalog suçları dışındaki

yasaklamalarda da, resen yetkilerini artırmadan, mahkeme kararlarının
uygulanmasında aracı olmalı; 5651/9'un uygulanmasında üzerine düşen
sorumluluğu almalıdır. Ama, TK resen karar verme yetkisini acil haller
dışında kullanmamalı, ilgili mahkemeden karar almalıdır. 5651'in
yönetmelikleri gözden geçirilip, hem katalog dışı yasaklamalar, ve yurt
içi/ yurt dışı konusu; hemde "yasaklı nesnenin kaldırılması" konusunu
berraklaştırmalıdır. Youtube yasağı açmazını çözmenin tek yolu budur.


Yasakların ancak son çare olarak, bütün yollar bittikten sonra
uygulaması benimsenmeli; o halde bile nesne temelli engelleme
yapılmalıdır. TK bunun mali sorumluluğunu almalıdır. Nesne temelli
engellemenin yapılması Bilişim Kurultayı ve İnternet Konferansı gibi
açık ortamlarda ilgili taraflar ve uzmanlarca tartışılmalıdır.


Uzun vadede 5651'i kaldırıp, Siber Suçlar sözleşmesine uygun, Adalet
Bakanlığı Komisyonunca hazırlanan ve askıya alınan taslakla başlayarak
yeni bir düzenlemeye gitmeliyiz. Sektörle ortak yapılar
(self-regulation/co-
regulation) kurmalıyız.


Türkiye internetin marjinal problemlerine cok fazla enerji harcıyor.
Asıl, İnterneti demokrasimizi geliştirmek, toplumsal kalkınmaya katkı
vermek ve bilgi toplumu yönünde nasıl kullanırız konularına kafa
yormamız gerekir.


İnternet Yaşamdır !

Hiç yorum yok: