6 Eylül 2010 Pazartesi

V

Bebek görmeye gelen ziyaretçiler benim için ikiye ayrılıyor: Çocuğu olanlar ve çocuğu olmayanlar. Sonra çocuğu olanları da kendi içinde ikiye ayırıyorum: Yaşadıklarını unutmuş numarası yapıp size kitaplardan okuduklarını öğüt verenler ve yaşadıklarını unutmayıp size moral veren gerçekçiler.

Çocuğu olmayanlar, bebeğin en tatlı olduğu uyuduğu zamanı görüp aman da ne tatlı pek şeker diye sevip neden kamyon çarpmış gibi olduğunuza pek bir anlam veremezler. Hatta bazıları o kadar gaza gelir ki ellerinde olsa oracıkta bir tane doğuracaklardır. Onlara “misafir ol gel bana” şarkısını armağan edesim var. Bunların bazıları da şehir efsanesi kıvamındaki hikayeleriyle ortamı şenlendirirler. Birinin çocuğu gece kendi kendine uyanıp biberonundan süt içermiş de (iyi de bunu kaç yaşında yapmış),bilmemkimgiller 3 günlükken dışarı çıkmışlarmış da (3 günlükken babam da çıkar paso uyuyor, gel de gazın tavan yaptığı 43 günlükken çık), öbürlerinin çocuğu ilk günden kendi odasında uyumuş da... Bunlara en güzel cevabı MOS verdi: “Bizimki de kitabı eline alıyor, okuya okuya uykuya dalıyor, pek rahatız pek.”

Çocuğu olup da yaşadıklarını unutmuş numarası yapanlar ise sanki çok kolaymış gibi onu yapma bunu yapma,kucağa alıştırma,yanında yatırma,her istediğinde meme verme,hijyen manyağı olma,yatağında kendi kendine uyumaya alıştır,bir rutini olsun şekerim,banyodan sonra masaj yap rahat uyusun vıdı vıdı...Kitap bebeği olsa (kitap gibi bebeği olan var mıdır onu da çok merak ediyorum) tamam, zaten bu söylediklerin kitaplarda da yazıyor. Ben gerçek hayattan örnekler duymak istiyorum. Tüm bebeklerin bazen çok güzel uyuduğunu, bazen hiç uyumayıp çıldırttığını; buna neyin sebep olduğunun kimse tarafından çözülemediğini duymak istiyorum. Bu günlerin geçeceğini ve derdini anlayacağım günlerin daha güzel olacağını duymak istiyorum. İşe yaramayacak olsa bile gaz için rezene çayı içtim ben hep,biz 2 aylıkken tatile gittik ama delilikmiş burnumuzdan geldi,kimseyi hiç bir şey için kınamamak lazımmış biz de gün geldi ayağımızda bile salladık,ben Kılıçdaroğlu’nun seçildiğini 1 ay sonra öğrendim diyebilenleri daha sahici buluyorum, onları daha çok seviyorum. Belki şu andaki teslimiyetçi ruhuma daha iyi geldiği için olabilir. Daha ilk aydan ikinci çocuğu da istiyorum diyenler belki doğru da olsa bir türlü samimi gelmiyor bana,ilk 15 gün hayatımın sona erdiğini düşündüm diyenleri daha çok seviyorum.

Hiç yorum yok: