30 Ekim 2007 Salı
28 Ekim 2007 Pazar
Doğal,Daha Doğal,En Doğal..
26 Ekim 2007 Cuma
Cuma saçmalaması
- Futbolu takip ediyor, Radikal'de futbol yazıları yazıyor.
- Kitap çevirmenliği yapıyor. Örn. Harry Potter
- Radikal'de kültür yazıları yazıyor.
- NTV'de radyo programı yapıyor.
Böyle bir hayatı kim istemez. Sabah kalk film ekiminde 5 seans film seyret. Akşamına konsere git. Ertesi gün bunlar hakkında yazı yaz. Canın sıkıldı mı çık dolaş hava al. En sevdiğin kitapların İngilizcelerini oku, çevirmenliğini yap. Üstelik bütün etkinliklere davetli olarak katıl, kuliste sanatçılarla tanış, bir de üstüne gazete, radyo ve yayınevlerinden yaptıkların işin para al.
Biz de masabaşı oturalım çalışalım. Akşam keyiflenmeye konsere gidelim. Bu tarz şeylere daha fazla zaman ayırmak isteyelim ama ne zamanı ne de parayı istediğimiz gibi bulamayalım. Noluyor be?
25 Ekim 2007 Perşembe
Varsın bana kıro erkek desinler
Caz müzik hayranı olmasam da caza normal bünyelerden daha fazla süre maruz kalabiliyorum. Daha çok modern caz denilen 1956-1965 dönemini seviyorum (TGM'ye özel not: Art Blakey, Coltrane, Sonny Clark filan). Akbank Caz Festivaline de caz kültürünü arttırmak için bir fırsat gözüyle bakıp, kendime bir konser beğendim. Böylece, dün gece Nublu (nuyublu diye okunuyormuş) Orkestra konserine gitmiş oldum.
Nublu içinde İlhan Erşahin de dahil olmak üzere 10dan fazla müzisyen var. Bir de orkestra şefleri var. Hayır, gerisini detaylı anlatamayacağım, şimdi düşününce bile bunalıyorum. Kısaca anlatmak gerekirse, eline ilk defa müzik aleti almış yaramaz çocukların rastgele müzik yapmasıydı diyebilirim. Ben ilk yarıya kadar dayandım. İlk onbeş dakika içinde benim bulunduğum kapıdan yaklaşık 20 kişi kendini dışarı atmıştı. Özellikle orkestra şefinin işaret ettiği her müzisyenin heyecanla abuk sesler çıkartması aklımdan çıkmıyor. Örneğin, saksofoncu işaret edilince bir anda dürürlürlülül diye çalıyor ve bırakıyor. Gitarist cart cart cart ritm atıyor, susuyor. Bu arada bateristler bozuk bir baskı makinesi gibi ritm atıyorlar. Bunlar arka arkaya bazen aynı anda 5 müzisyen devam ediyorlar. Yani ne melodi var, ne ritim var. Kesinlikle dinlenebilir değil.
Off bunaldım yine. Gitti paracıklar.
24 Ekim 2007 Çarşamba
Heyecansız
23 Ekim 2007 Salı
not that there is anything wrong with that
rowling'in 6 kitap boyunca dumbledore hakkında ağzını bıçak açmazken 7. kitapta hörül hörül kirli çamaşırları dökmesi tuhaf gelmişti. ama bu konuyu gizlemesi enteresan. bir de adamcağızın tek ve büyük aşkının kara büyücü olması ironik. zavallı kendini kulesine kapatmış işine gücüne vermiş. etrafta da erkek niyetine bi tek kıtipiyoz snape var. hıncını voldemorttan çıkartmış.
rowling bir açıdan da haklı aslında. hödüklük bizim coğrafyaya özgü bir durum olmadığı için "vay benim çocuğumun okuduğu kitapta ne işi var gay'in" diyen bi şahsiyet çıkacaktır tabi.
22 Ekim 2007 Pazartesi
Kış
kış başlıyor sevgilim
hoşnutsuzluğumun kışı başlıyor
bir yaz daha geçti hiçbir şey anlamadan
oysa yapacak ne çok şey vardı
ve ne kadar az zaman
kış başlıyor sevgilim
iyi bak kendine
gözlerindeki usul şefkati
teslim etme kimseye, hiçbir şeye
upuzun bir kış başlıyor sevgilim
ayrılığımızın kışı başlıyor
Giriyoruz kara ve soğuk bir mevsime.
Murathan Mungan
21 Ekim 2007 Pazar
Springboks Şampiyon
Rugby World Cup dün akşam oynanan finalle sona erdi. Güney Afrika son şampiyon İngiltere'yi 15-6 yenerek kupanın sahibi oldu. Böylece İngilizler 2003'te kazandıkları unvanlarını koruma şansını kaybettiler.Eğer korusalardı bu ilk olucaktı. Biramı alıp TV5 ekranına kuruldum. Maç öncesi seremoniler ve milli marşlar görünmeye değer. Adeta savaşa gidiyomuşcasına hazırlanan sporcular,gözlerden gelen yaşlar,takım ruhu,dayanışma her şey var.
Maç beklenildiği gibi büyük çekişmeyle geçti. Gollerin hepsi penaltıdan geldi,o açıdan biraz kısır bir oyun oldu denilebilir. Maçın kırılma anı ikinci yarıda İngilizlerin yaptığı "try"(amerikan futbolundaki touchdown gibi)ın hakemler tarafından sayılmaması oldu. Karar biraz tartışmalıydı, hakemler pozisyonu bir kaç kere izleyip kararlarını vermek zorunda kaldı.
Maç sonunda İngiliz Başbakanı,Fransa Cumhurbaşkanı,Güney Afrika Devlet Başkanı (sanırım) seremonideydi. Kutlamalar görülmeye değerdi. Sprnigboksların kaptanının yarılmış kaşıyla kupayı kaldırması ve İngilizlerin kahramanı Johnny Wilkinson'ın (2003'te son vuruşla kupayı getiren adam) üzüntüsü de görülmeye değerdi.
Bizim Rugby Milli Takımımız olsa ne güzel olur aslında, tam bizlere göre bir spor:)
19 Ekim 2007 Cuma
Soru işareti
Horatio: İyi günler, çalışma saatlerinizi öğrenebilir miyim?
i: Neööv?
h: Çalışma saatlerinizi... Kaçta açılıyo İGDAŞ?
i: Sekiz buçuk, beş buçuk arası
h: Cumartesi açık mı?
i: Belli değil.
h: Nasıl yani, bazen açık bazen kapalı mı oluyor?
i: Evet.
h: Peki, iyi günler.
18 Ekim 2007 Perşembe
gez gez bitmedi
- insanlar niye hep yolun ortasından yürür? bir iki yere özgü bir durum değil bu. öncülüğünü iç anadolunun yaptığı bir akım bütün ülkede. gayet de kaldırım olmasına rağmen insanlar ağır aheste yolun ortasından yürümekte hiçbir sakınca görmüyor. hatta öyleki yolu tam ortalıyorlar, ve dahi 2-3 kişi kol kola giriyorlarki trafiğin akabileceği bütün delik ve gedikler bertaraf edilsin. tavsiyem çekilir heralde diye beklemeyin çekilmez. ben çok bekledim ordan biliyorum. tek çözüm korna çalmak. bu durumda da sanki adamın evinin oturma odasına girip de "kalk o kanepeden" demişsincesine bir şaşkınlık oluşuyor yüzlerde. o yolun aslında arçlar için olduğunu ilk defa keşfedermişcesine. benim bu konuda teorim yurtta hiç trafik kazası olmamış olasılığı yönünde. yani bu insanlar arabanın çarpabilen ve öldürebilen (ağzımdan yel alsın) bir oluşum olduğu yönünde duyum almamış hiç. bir iki kişi olsa iyi bazen bütün çarşı halkı yolu kullanınca insanın sigortaları atabiliyor.
- neden insanlar parkyeri konusunda bu kadar genişler? yani her noktaya park edilebilir. burası yaya geçişini engelliyor, veya önüne park ettiğim adam bu noktaya kazık çakmış değil, an gelecek buradan çıkmak isteyecek gibi sıkıntıları dert etmiyor kendine yurdum insanı. araba sığar mı sığar. tek kriter bu. dün iş çıkışı aynı zihniyette bir doblo sahibinin arabımın çıkışını özenle engellediğini gördüm mesela. bir iki dakka bekledik ama gelen yok giden yok. mecbur esnafı tek tek gezdim. kıraathaneden çıktı sevgili şoförümüz. arabamın önüne park etmişsiniz çekin de çıkayım dedim ama kendisi öyle bir nazla kalktı ki yerinden, sanırsınız sol böbreğini bana bağışla demişim. bi zahmet giderken arabaya, şöyle bi muhabbet cereyan etti:
Doblo: yer yoktu başka yerde
Ben: başka yerde yer yoktu da, burda da yer yoktu, yine de park etmişsiniz.
Doblo: ......... ( ben senin ümmüğünü sıkarım esanslı sessizlik)
Ben: (dayak yiyeceğini anlamış ama kuyruğu dik tutmaya çalışan kırık ses tonuyla) neyse tamam olabilir. yer yok tabi
bir türküdür anadolu diyerek satırlarımı noktalıyorum.
Arz ederim.
İlgi: 18.10.2007 / 07:18 tarih ve saatli kısa mesaj emirleriniz
İlgide belirtilen kısa mesaj emirleriniz gereği belirttiğiniz kuaföre tarafımca 07:56'da intikal edilmiş, aşağıdaki fiyat listesi ele geçirilmiştir.
Fön 10
Kesim 20
Topuz / Maşa 25
Boya 40
Röfle / Gölge / Balyaj 70
Kaş 7
Bıyık 4
Kaş+Bıyık 10
Manikür 10
Pedikür 15
Bilgilerinize saygılarımla arz ederim.
Çavuş Horatio
16 Ekim 2007 Salı
Suskunlar
Yazdığı tüm kitaplarını okuduğum tek yazar olan İhsan Oktay Anar'ın yeni kitabı Suskunlar 18 Ekim'de piyasaya çıkıyor.
Ideefixe fiyatı 10,80 YTL.
Ön sipariş mevcut. Kaçmaz.
15 Ekim 2007 Pazartesi
şu bosch'ları da alır mısınız
bosch'dan harlequin serisi reklam filmleri devam ediyor. global ısınma ayağına karısına yağdanlık yapan ibibik kocayla başlayan seri, ilhan şeşen'le devam etmişti. o reklamda neler oldu pek hatırlamıyorum çünkü ilhan şeşen'den pek hazzetmiyorum. kendisi kendini hepimize yetecek kadar seviyor zaten. şimdi daha damardan daha bir derinden vuran bir reklam dönüyor. başrollerde yerli dizilerin adını bilmediğim güzel insanları, dağlara yazılası bir aşk hikayesi. anladığım kadarıyla bosch alırsanız böyle bir hayat yaşarsınız tadında bir mesaj verilmeye çalışılıyor. hedef kitlenin ne kocasından ne de yavrularından zerre şevkat görmeyen mazlum ev kadınları olduğunu düşünürsek gayet de etkili bir yöntem. biz bosch kullanmayanlar daha sümüklü ilişkilere mecburuz sanırım.
not: bence o kız evlenme teklifini reddetsin, zira pinti herif fincana iki damla kahve ya koymuş ya koymamış. kırlınca hiçbir şey sıçramıyor etrafa. böyle üstten sıkıp alttan yalayan adamla ömür geçmez benden söylemesi.
14 Ekim 2007 Pazar
Rugby WorldCup 2007
İzlemesi inanılmaz keyifli bir spor rugby. Biraz futbol,biraz güreş,epeyce mücadele ve en önemlisi rakibe saygı.Daha önce baştan sona rugby maçı izlememiştim,ötesinde kurallarını da pek bilmem. Buna rağmen inanılmaz zevk aldım ve bu akşamki diğer yarı finali de fırsat olursa izlemek istiyorum. Final maçı haftaya Cumartesi. Bir pubda İngilizlerle beraber finali izlemek ilginç olabilir.
12 Ekim 2007 Cuma
9 Ekim 2007 Salı
on the road
Nerenin neyi meşhur gayet iyi biliyorsanız
Cep telefonunuzun her an göndermeye hazır kayıtlı mesajları arasında “Ben vardım, iyiyim. Öpüyorum” varsa
Hiç bilmediğiniz bi şehirde bile aradığınız yeri içgüdülerinizle fazla zorlanmadan bulabiliyorsanız
Uzun süre valizinizi görmezseniz bir eksiklik hissediyorsanız
Havaalanları, otogarlar sizin düzenli takıldığınız yerlerse
Uzunca bir süre eviniz arabanızsa
Kaldığınız otelin çalışanlarıyla, resepsiyonist yerinde yoksa bankonun üstünden atlayıp kendi anahtarınızı alacak kadar samimi olduysanız
Seyahat ütüsünün beyhude yere açmaya çalıştığı buruşuk gömlek sizin için bir hayat tarzıysa
Ufak otellerde sadece kanal 7, samanyolu vs. çektiği için büyük buluşma gibi fantastik dizileri takip ediyorsanız
Ve aynı otellerde birkaç kanal sonra porno kanal bulunduğundan eminseniz
Gittiğiniz yerdeki çalışanlarla tek bir tencereden yemek kaşıklamakta hiçbir sakınca görmüyorsanız
Aylar boyu sadece pide yeseniz bile bağırsaklarınız düğümlenmiyorsa
Anadolu otelinde resepsiyonist sahur vakti diye kapınıza dayanırsa ve siz kalmıyorum deyince şaşırıyorsa
En yakın dostunuz bilgisayarınız olduysa
Meslektaşız demektir, merhaba canım
Önemli olan boyu
3.lük ödülü: Want it bigger?
2.lik ödülü: Your size is what really counts.
1.lik ödülü: Don't be embarresed every time you get naked!
Jüri özel ödülü: Does your size ruin your life?
Haydar Dümen ömür boyu başarı ödülü: Don't be an average men.
Hayır, kendimden şüphe etmiyorum!
8 Ekim 2007 Pazartesi
CeBIT
Aklıma Takılanlar
#Pınarbaşı maceramız Cuma günü sona erdi.Hızlı bir yol macerasıyla Elmadağ ilçesine ulaştım.Haftasonu Ankara'nın tadını çıkardım.Herbert da ordaydı.
#Pınarbaşı'na yolunuz düşerse çerkez peyniri ve füme alabalık denemelisiniz.Bi de çerkez düğünü görmek lazım.Ben göremedim o ayrı.
#Ümitköy'de Mayet diye bir yer var.Hem kasap hem lokanta.Testi kebabı leziz.
#Cafe Bien'i seviyorum.İçkiler pahalı,simalar tanıdık değil ama olsun.
#Aynasızlar peşimde.Türkiye'nin radar noktaları adlı kitabım yakında piyasaya çıkar bu gidişle.Ehliyeti kaptırmak için kaç ceza puanı lazım?
#Eskişehir'de iken Sergen Yalçın'ı izlemek için maça gitmiştim,kadroda yoktu o gün.Haftasonu 2 tane atmış.Efsanedir kendisi.
#Poke poke nereye kadar..
5 Ekim 2007 Cuma
4 Ekim 2007 Perşembe
I've added you as a friend on Facebook
3 Ekim 2007 Çarşamba
Dünyanın en hızlı Roberto Carlos'u
2 Ekim 2007 Salı
Doktor
Bir rahatlama aracı olarak blog
1 Ekim 2007 Pazartesi
t-shirt katlama sanatı
paatos
çok leziz, isveçli bir grup paatos. progressive rock demişler yaptıkları müzik için ama bana pek öyle gelmedi, neyse. 3 tane albümleri varmış. ben timeloss ve kallocain'i dinledim. dinledikçe dinleyesi gelen, temiz, sakin şarkılar. biraz morcheeba'yı andırıyor ama daha akustik, canlı dinliyormuş havası veriyor. bir de ilk kez horatio ve tgm ile karga'da duyduğumuz tamburada'yı çağrıştırdı bana. gerçek grup müziği yapıyorlar, enstrümanlar tek tek hissediliyor. bu sene masstival'e gelmişler ama kaçırdık. neyse öbür albümü de edinmeli.