15 Mayıs 2011 Pazar

Anne Olunca Anladım mı?-3

Düzenin düzensizlik olduğu ilk aylar ADS'nin uyuduğu her an benim zamanım oluyordu. Hani şu asla uygulamayı beceremediğim EASY metodundaki Y harfi, "your time". Ama küçük harfle "y".

Bir sabah hatırlıyorum "banyo+kahvaltı+uyku" üçlüsünden hangisini yapsam derken hiç birini yapamadan ADS uyanıvermişti.

Bunların hepsi 1 saate sığmadığı için birini veya ikisini seçmem gerekiyordu. Hadi yatayım uyuyayım dedim, açlıktan uyuyamadım. Hadi kalkıp bir şeyler yiyip banyoya gireyim dedim, kahvaltıyı hazırlarken tek banyo yapabileceğim zamanın o uyurken olduğunu farkedip bıraktım kahvaltıyı o uyanınca bir şeyler atıştırırım dedim. Tam banyoya girecekken baktım 1 saat geçmiş bile ve uyanıvermiş. Ben ne yapmışım, hiç, otur sıfır.

Sonra çalışa çalışa şu hale geldim:

Eskiden sonrasındaki bakım aktiviteleri ile bir tören olan banyo: 15 dakika

Uzun uzadıya bol çeşit, arkasından çay+gazete+dergi keyifli kahvaltılar yok, masadakileri mideye indirme süresi : 10 dakika

Gün içinde şekerlemeler ise çabuk dalmayı öğrenerek: 20 dakika

Gazete/twitter/e-mail okumak için tasarruf ettiğim zaman: 15 dakika


Anne olmadan önce ne çok BOŞ BOMBOŞ zamanım varmış bunu anladım.

14 Mayıs 2011 Cumartesi

Tahammül Edemediğimiz Diğer Alternatifler


Geçen hafta maşallah "sling"i bilmeyen, öğrendikten sonra da Ceyda Düvenci ile birlikte cümle içinde kullanmayan kalmadı.


Ceyda Düvenci'nin Bebek'te yeni doğmuş bebeğiyle gezerken çekilen bu fotoğrafları kimilerinin ağzını açık bıraktı. Bebek sadece bir bebek olduğuseçilecek şekilde annesinin kucağında bir slingde taşınıyordu. Dolayısıyla, magazin basını, bebek mıncıklama, maşallah deme meraklısı yurdum insanına istediğini verememiş, bir ünlüden doğma bebeği gösterememişti. Bu başarısızlığa sebep olan ünlü anneye okların çevrileceği şekilde haber sunuldu ve şaşkınlıktan zaten açılmış bu ağızlar hakaret boyutuna varan eleştiri yağmuruna başladı.



Ne annenin akıl sağlığı kaldı, ne de bebeğin dünyaya gelmekten duyduğu pişmanlığı. Kim bilir belki bebeğin fotoğrafını çekebilir miyiz diye soran bir basın mensubuna "şu an göstermek istemiyorum, nazardan korkuyorum" dedi. Onu da aldılar, sanki nazardan korkmak çok ayıpmış gibi "nazardan korumak için bebeği nefessiz bıraktı" yaptılar.

Hadi ben de slingi cümle içinde kullanayım.

Sling;

bebeğe yararlıdır.

bebeğe zararlıdır.

anne için kolaylıktır.

anne için zorluktur.

kimine çok pratik gelir.

kimine külfet gelir.

kiminin bebeği çok sever.

kimininki bağlasan durmaz.

kimi kullanmaktan korkar.

kimi kullanmayı bilmez.


Bunların herhangi biri dünyadaki herhangi bir anne için doğru olabilir. Üstelik adım gibi de eminim bebeğini herkesten iyi düşünebilen anneler kendisi ve bebeği için en doğrusunu yapıyordur. Bunlar sling ile ilgili sıkça sorulan soruları konu alan başka yazıların konusudur ancak benim merak ettiğim:


Ne zaman kendimiz gibi yapmayanlara, diğer alternatifi seçenlere tahammül etmeyi öğreneceğimizdir.


Kendimizin yaptığının doğru olduğunu diğer tarafa hakaret ederek dayatmaya ne zaman son vereceğimizdir.


Diğer alternatifi seçenlerden de öğrenilecek bir şeyler olabileceğini ne zaman anlayacağımızdır.


** Bu yazı 13 Mayıs 2011 tarihinde Alternatif Anne dergisinde yayınlanmıştır.



11 Mayıs 2011 Çarşamba

Anne Olunca Anladım mı?-2

Gene doğumdan sonra ilk aylar, annem habire marketten, pazardan bir şeyler taşıyor.
Dut:Süt yapar.
İncir:Süt artırır.
Kayısı/vişne:Kompostosunu yaparız, süt olur.
Ben: 5 çocuk doğurup emzirmiş kadın edasıyla, "Hayır sadece sudur sütü artıran, bunlar kilo yapar,yemem!!!"

Bir gün yemek yiyoruz, annem salataya nane koymuş. Ben de okuduğum zilyon tane şey arasında nerden aklımda kaldıysa "Anne, niye nane koydun, nane sütü azaltıyormuş?" demişim.

Annem baktı baktı "Sütü artıran şeylere inanmıyorsun da, kesen şeylere neden inanıyorsun?" dedi.

Ben gene sustum, sessizce yemeğimi yedim.

Annelik aklına önce olumsuzun gelmesiymiş bunu da anladım.

10 Mayıs 2011 Salı

Anne Olunca Anladım mı?

Herb habire bu soruyu sorup duruyor bana, anne olunca anladın mı, anne olunca anladın mı diye...

40'ı çıkmamıştı henüz ADS'nin, MOS sabahları işe gidiyorum diyerek başka odaya geçmiş, biz annemle gece 50 kere kalkıyoruz, sıcaktan yapış yapış her yerimiz, benim kafa 28 kere "inception" izlemişim gibi, nerde olduğu belli değil...

Anneme dedim ki "Anne bu gece kalkmalar ne zaman bitecek yaaa?", annem ADS'yi yatağına koydu, kaşlarını kaldırdı, "Bak ben halen kalkıyorum nereye bitecek?" dedi.

Sustum, sessizce yattım, uyudum.

O gün anladım işte annelikte bir şeyin bittiği yok, bir son yok, biri bitiyor biri başlıyor.

Bir daha da öyle sorular sormadım.